Esasında herşeyin sebebi vardır. Nedenselliğin geçerli olduğu bir evrende yaşıyoruz. Allah’ın mucizelerini saymazsak herşeyin bir sebebi vardır. Bigbang’den bu yana herşey fizik kurallarına yani sebep-sonuç ilişkisine bağlıdır. Evrende tek geçerli ilişki budur. Diğer tüm ilişkiler de buna bağlıdır. Tabiki buna duygusal ilişkiler de dahil.

Bugünki makalemizin konusu aşırı derecede nefret etmek ve bu nefretten kurtulamamak. Yani nefretizm. Neden “izm” diyorum çünkü bu ek birşeye bağımlı kalanlar için kullanılır. Mesela Atatürk’e bağlı kalmak Kemalizmdir. Ateistliğe bağlı kalmak ateizmdir. Nefrete bağlı kalmak da aynı şekilde. Nefretizm. Nefrete bağlı kalınır mı? Kalınır. Çünkü nefret tek başına bir duygu değildir. Onun altında daha derin bir duygu vardır çünkü.

Nefret nedir? Nasıl meydana gelir? Sebebi nedir? Nefret güçlü bir duygudur. İnanç gibi, sevgi gibi. İnsana yön verebilir, hal ve hareketlerini değiştirebilir. Hatta öyle bir duygudur ki insana amaçlar verir. Kötü amaçlardır bunlar ama sonuçta amaçtır yani. Ya kendi hayatınıza yada başkasının hayatına zarar verebilecek amaçlar. İnsan hayatına son verdiği bile görülmüştür. Hayattan nefret edenlerin intihar etmesi gibi. Birşeyden nefret eden insan ya ona zarar verir yada uzak durur. Alkolden nefret eden insan alkolden uzak durur. Bir insandan nefret eden insan yine ondan uzak durmaya çalışır. Bir arkadaşından nefret eden insan pek onunla aynı ortamda bulunmaz. Uzak durur. Bazen de zarar vermeyi tercih eder. Eğer bunu başarabileceğini düşünüyorsa yapar. Dediğim gibi nefret insana kötü amaçlar verebilir.

Nefretin asıl sebebi sevgi duygusudur. Sevgi açısından nötr olduğunuz bir varlıktan nefret etmezsiniz. Eğer sevdiğiniz kişi size bir yanlış yaparsa ondan nefret edersiniz. Nefretle sevgi arasındaki bağlantıyı matematikle örneklersek bir sayının önünde ya pozitif ya negatif işareti vardır. Sevgi +10 ise nefret -10’dur. Bir işaretle herşey değişir yani. Sayı doğrusunda sıfıra yakınlığı aynı olan iki duygudur. Sevdiğiniz insan size hiç beklemediğiniz birşey yaparsa pozitif olan herşey birdenbire negatif oluverir. Bu negatif işaret tabiki nefrettir.

Sevdiğiniz birinden nefret eder misiniz? Normalde etmezsiniz. Çünkü sevdiğiniz insan size iyi davranıyordur. Bu herkes olabilir. Anneniz, babanız, kardeşleriniz, bir arkadaşınız vs. Siz onu seviyorsunuzdur ve o da size iyi davranıyordur. Buraya kadar sorun yok. Size istemediğiniz bir davranışta bulunduysa işte o zaman nefret etmeye başlarsınız. Sevgi ne kadar büyükse nefret de o kadar büyüktür. Başka bir duygudan sonra nefret oluşmaz. Sadece sevgiden doğar. Sevmediğiniz birinden nefret etmezsiniz çünkü zaten nötrsünüzdür. Niye nefret edesiniz ki? Ondan bir beklentiniz yoktur. En kötü ihtimalle “Bana dokunmasın yeter” diyorsunuzdur. Zaten nötr olduğunuz insanlara taviz de vermezsiniz, gerektiği yerde haddini de bildirirsiniz. Ama sevdiğiniz insana tavizler verirsiniz, iyilikler yaparsınız, yanlışlarını görmezden gelirsiniz. Sizde birçok kredisi vardır onun. O kredilerden üçbeş tane harcasa birşey olmaz. Asıl mesele burada zaten. O tüm kredileri harcamaya kalkışınca nefret duyguları baş göstermeye başlar.

Birçok kişi annesinden, babasından, kardeşinden, arkadaşından, sevgilisinden nefret eder. Niye? Çünkü bu kişiler kendi düşündüğü gibi davranmamışlardır. Babamdan IPhone almasını istedim o bana başka bişey aldı. Annemden harçlık istedim vermedi. Kardeşim kıyafetimi giydi. Ben arkadaşımla ilgili hep iyi şeyler söylerken o benim arkamdan konuştu. Sevgili. Bunun örneğini vermeye bile gerek yok. Zaten herkesin acısı içinde saklı. Sen incinmesin diye kelimeleri seçe seçe konuşursun o ağzına geleni söyler. Sen aldatmazsın o aldatır. Sen ayrılmazsın o ayrılır. Sen sen sen o o o… Artık nefret ediyorsunuz.

En büyük nefret aşık olduğunuz kişiye duyulan nefrettir. Çünkü bu duygu sevginin daha ötesindedir ve aşkınıza ulaşamamışsınızdır. Artık etrafınızda yoktur. Göremezsiniz, dokunamazsınız, sarılamazsınız, konuşamazsınız. İçinizde hissettiğiniz sevgili arzusunu cevapsız bıraktığı için ondan nefret edersiniz. Aşk içinizi kavurur durur ve acı çektikçe nefretiniz büyür.

İşin kötü tarafı ne kadar severseniz o kadar nefret edersiniz. Herşey bir anda tersine döner. İyi konuşmalar kötü konuşmalara, iyi davranışlar kötü davranışlara, dualar beddualara, iyi niyetler kötü niyetlere dönüşür. Az önce de bahsettiğim gibi ya ona zarar vermenin yollarını ararsınız yada unutmak için çareler. Unutmak zordur çünkü nefretin kaynağı olan sevgi çok büyüktür. Akciğerlerinizin olduğu bölgede ona karşı bir istek vardır ve bu sanki arabanın marş pedalına basıldığında motorun bağırması gibi otomatik bir olaydır. Fizyolojik olayların çaresi yoktur. Suların durulmasını beklemek lazımdır. Siz onu isterken o kendini sizden alıkoyduğu için ondan nefret edersiniz.

Nihayetinde o sevgi de biter dolayısıyla nefret de. Nefreti yaşadıktan sonra bambaşka bir insansınızdır. Artık herşeye başka bir pencereden bakıyorsunuzdur. Neyin ne olduğunu daha iyi anlar olmuşsunuz. Daha mantıklı davranırsınız. Bir olayın altında yatan gerçek sebeplerini pat diye çözersiniz. Ufak bir cümleden birçok anlamlar çıkarır olmuşsunuzdur. İyi niyetlerinizi bir tarafa koymuşsunuzdur ve sevgi perdesi gözünüzün önünden kalkmıştır. Bu da nefretten sonraki durumdur. Artık herşey daha berrak günler daha aydınlık. Nasıl aşık olduğunuzu, ona aşık olmadan önceki halinizi, aşık olma esnasındaki halinizi, aşık olduktan sonraki ve nefret etmeye başladığınız zamanları. Hepsini bir bir düşünüp anlamışsınızdır ve sonunda vardığınız yargı şudur. Aşk çok büyük bir duygu ve bunu haketmeyene kesinlikle duymamak lazım. Kimin hakettiğini tecrübeleriniz doğrultusunda mantık süzgecinden geçirip anlarsınız. (İşte bu yüzden çoğu insan mantık evliliğinden bahseder.) Herşey geride kalmıştır ve zaten bunları yaşayacaktınız. O olmasaydı başkasıyla olacaktı bu olaylar. Yaşadınız, olan oldu, giden gitti, biten bitti. Artık daha akıllısınız ve kimin ne mal olduğunu anladınız. Artık kimseden nefret etmiyorsunuz. Eskiden çok nefret ettiğiniz kişi karşınıza geçse ayaklarınıza kapansa yine nötrsünüz ve ne eksiye ne artıya giden hiçbir duygu hareketlenmez içinizde.

Her ne kadar yazımın başında nefretizmi nefretten kurtulamamak şeklinde ifade etmişsem de sonunda kurtulursunuz. Ama bundan sıyrılana kadar çok uzun zaman geçer ve bu hiç bitmeyecek sanırsınız. O yüzden kısa bir nefretizm yaşarsınız. Sonunda kurtulacağınızı Buğra kardeşiniz size söylüyor dostlar. Sıkın dişinizi. Bol güneşli az nefretli günler sizin olsun.


Emir Buğra KÖKSALAN

Java And PHP Developer

0 yorum

Bir yanıt yazın

Avatar placeholder

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.