Binalar sanki kiliseler gibi. Buram buram tarih kokan bir şehir. Sokakta çok az insan var ve hepsi çok sakin. Yani sokakta herhangi bir gürültü duyamazsınız. Bununla birlikte çok cana yakınlar. Birisine adres sorarsanız sanki askerlik arkadaşını görmüş de ona birşey anlatıyor gibi tarif ederler. Bu arada bayanların çok bakımlı ve hoş olduklarını söylemeden geçemeyeceğim 🙂
Sokakta enstrüman çalan insanlar vardı. Gitar çalıp söyleyen, az ilerde başka bir enstrüman çalan filan. Onlardan bir kare var elimde:
Orada dikkatimi çeken bir kilise var. Gördüğüm tüm binalardan daha yüksek kolonları var. Rengi de kiremit kırmızısı. Onu görünce “Oh my Allah” demeden edemedim 😛 İçine girmek istedim ama kapalıymış. Bende dışarıdan fotoğraflarını çekmekle yetindim sadece. Sağlık olsun. Allah cemicümlemizi kutsasın 😛
Arabayla giderken yolda bazı inşaat halinde olan binalar gördüm. Bununla ilgili Hakan Abi’yle aramda geçen bir diyalogdan bahsetmek istiyorum. Hakan Abi dediki “Almanya’nın inşaatı böyle olur.” Ben de sandımki birkaç haftaya kadar bitirirler demek istiyor. Vay be dedim içimden adamlar ne kadarda hızlıymış. Sonra ekledi: “İki sene daha sürer.” Ben şaşkınlık içerisinde “Niye öyle abi?” O da: “Burada inşaat işi Türkiye gibi hızlı değil çok yavaş ilerler.” Ben de dedim ki: “Almanya’nın Türkiye’den daha iyi olduğunu söyleyeceğini sanmıştım abi” dedim ve güldük 😀 İşte o inşaat:
Beş günlük Wiesbaden seyahatimde birkaç saat etrafı gezme olanağı bulabildim çünkü bu bir iş gezisiydi. Cumartesi günü dönüşte hava alanına yaklaşırken iniş yapan uçakları karelemeden edemedim.
Havaalanına tam saatinde geldik. Bekliyoruz bekliyoruz ne anons var ne bir bilgilendirme. Uçak saati de geçti. Sonra öğrendik ki Condor’un uçağı 2 saat rötar yapmış 🙁 Çok yaşa Condor. Uzun bir bekleyişin ardından Türkiye’ye sabaha karşı inebildik.
Beş günlük kısa Wiesbaden seyahatimi paylaşmak istedim. Umarım okurken keyif almışsınızdır. Son olarak diyeceğim şu: Oturun lan oturduğunuz yerde, ülkenizin kıymetini bilin.
0 yorum