Bu kitap elime nereden geçti bilmiyorum ama geçen aylarda başlayıp sırf bitirmiş olmak için bitirdiğim bir kitap. Kitabın adı “Başka” ve altında yazan slogan tarzında yazı da “Ayrılık ayrı, aşk bitişik yazılır” Bunun anlamını çok düşündüm ama tam olarak ne demek istediğini anlayamadım. Ayrılık da aşk da bitişik yazılıyor. Yani Ayrı – lık şeklinde yazılmıyor. Yada önceden bir ilişki içerisinde olup da ayrılanların ayrı olduğunu ve aşk yaşayanların beraber olduğunu mu anlatmaya çalışmış anlamadım. Eğer onu anlatmaya çalışmışsa bence gereksiz. Çünkü ayrı olanlar ayrıdır aşk yaşayanlar beraberdir yani bu zaten bilinen bir şey. Bence yazar bunu yazarken gereğinden fazla alkol almış.
Kitap herhangi bir olayı anlatmıyor. Bir kurgusu yok. Cidden. Hiçbir kurgu yok içerisinde. Herhangi bir şeyi de betimlemiyor. Yani betimleme sıfır diyebilirim çünkü betimleme diye birşey yok. Kurgu da sıfır çünkü aynı şekilde kurgu da yok. Peki 150 sayfalık bu kitapta ne yazıyor? Yazan şu: abimiz 70 tane rastgele konu belirlemiş, tabiki bu konular aşk ile ilgili. Sonra her konuya iki sayfalık birşeyler yazmış. Kelimelerin sağıyla soluyla oynayarak sanatsal cümleler kurmaya çalışmış. Sanki marş basmayan bir beyaz şahini itekleyerek tamirciye götüren birisi gibi zorlamış kendini. Arada bulduğum hoş kelime grupları da var ama çoğunluğu gereksiz, anlamsız, zoraki kurulmuş cümlelerden ibaret bir kitap. Belkide yazarın amacı buydu bilemiyorum. Yani “Anlamlı ve güzel kelimelerin çoğunlukla kullanıldığı aşk kitapları çok fazla var piyasada. Ben tersini yaparak fark yaratmaya çalışıyım bari.” diye düşünmüş olabilir. Belki de hiçbir amacı yoktu kitabı yazarken. Sırf kitap yazmış olmak için yazmış olabilir. Hiçbir beklentisi yoktur. Ya da “Okuyan benim okurumdur okumayan hiç benim okurum olmamıştır” şeklinde düşünüyordur. Eğer böyleyse bu yanlış. Çünkü bir yazarın amacı insanlara yeni ufuklar sunmak olmalı ve ne kadar çok kişi kitabını okursa o kadar çok insanın ufkunu açabilmeli.
Benim bildiğim aşk romanları yazarın başından geçen aşk olaylarından esinlenerek yazılmıştır. Bunu okuyan okurlar da bazen duygusal zamanlar geçirerek gözyaşlarını tutamaz, hatta aynı şeyleri yaşamışsa yazarı daha iyi anlar, yaşamamışsa da ileride aynı durumla karşılaşırsa ne yapacağını öğrenmiş olur. Aşk romanları bu amaçla yazılır. Aşk romanı yazarıyla okuru arasındaki bağlantı budur. Açıkçası ben bu kitapta böyle bir bağlantı göremedim pek. Yani 70 maddeden birkaç tanesi bana birşeyler hatırlattı. Balık burcundan olan ve birisine aşık olduğu zaman en aptaldan daha aptal olabilen birisi bunları diyorsa bence yazarın biraz düşünmesi lazım.
Galiba kitabı çok fazla itin ağzına soktum. Belki de ben pek objektif bakamadım. Ama objektif bakmamam için bir sebep yok ki. Ne yazarı tanırım ne yazarı tanıyan birini tanırım. Belki de kitabı hep akşam 10’dan sonra elime aldım ve o beyin yorgunluğunun anlayabileceği kadarıyla anlayabildim. Ama öyle olsa bile eğer bir kitap yorgun bir beyni uyandıramıyorsa, kendine çekemiyorsa, merak uyandırmıyorsa ne yapmalı? Buna rağmen kitabı bitirdiysem bunun yarısı benim yarısı yazarın başarısı bence. Çünkü kitap beni oradan alıp başka yere götürmemesine rağmen bitirmişsem bu şu anlama gelir: kitapta nadir de olsa birşeyler var ama o ender bulunan şeyleri bulmaya çalışan benim. Sonuç olarak kitap 10 üzerinden 4 alır.
0 yorum