Yav arkadaş nasıl yapıyorlar bu capsleri bilmiyorum. Nerden buluyorlar nasıl söz yazıyorlar ayrı bir yetenek bence bu. Şu ramazan gününde sıcak tepede oturduğumuz yerde terlerken gülmekten altımıza s.çırttıran capsleri yapanlardan Allah razı olsun 🙂 Ben de birkaç tane paylaşayım dedim. Umarım kimse gücenmez darılmaz. İncicaps’ten caps çaldık günah olmaz Devamı…
Bu konu hem teknik hem teknik olmayan bir konu olduğu için burada da paylaşma gereği duydum. Teknik blog sitem olan kodmanyagha.org üzerinde yazdığım bu makalenin linkini buraya yazıyorum. Lazım olmasa bile genel kültür olur. http://kodmanyagha.org/blog/kosgeb-ne-ise-yarar/ Incoming search terms:kosgeb nedir ne ie yararkosgeb ne işe yarar
Aslında vardım. Ama ilham gelmiyodu o yüzden blogu boşlamıştım. Burası kişisel bir blog sitesi olduğu için sadece aklıma gelenleri yazıyorum ve aklıma bişey gelmezse doğal olarak yazamam. Fakat çok uzun süre (2 ay) aklına birşey gelmez mi insanın? Gelmeyince gelmiyor abicim. Aslında aklımdan geçen herşeyi yazmaya kalksam destan olur ama Devamı…
Bugün insanların yaptıklarından nasıl sorumlu olduklarını düşünüyordum. Ufak bir iyilik neyi değiştirir ki diyordum. Sonra dedimki kendime insanlar her zaman birşey yapmak zorundadırlar. Kış uykusuna yatmış yılan gibi öylece duramayız. Yolda kalmış bir teyzeye yardım da edebiliriz bi adamı öldürene kadar döve de biliriz. Yada fakir bir adama para verip karnını Devamı…
Gündeme bomba gibi düşen Soma Faciası olayından sonra AQP yandaşçılığı yapan bazı tipler olayı kadercilik mantığıyla açıklamaya çalışarak kamuoyunu aldatma girişimindedirler. Ben de bu yazımda bu saçmalığa bir açıklama getireceğim. Takip edenlerin de farkettiği gibi normalde mütevazı ve üstü kapalı eleştirel şekilde yazarım. Ama bu kez üslubu yumuşatmak yada mütevazılık Devamı…
“Allah bir sineği bile örnek göstermekten çekinmez.” diye bir ayet var. Bir çoban, esnaf, emlakçı, tüccar bunu okuyunca derki Allah hiçbirşeyi boşa yaratmadı sineği bile boşa yaratmadı. Her ne kadar insanı rahatsız etse de yine de bir sebebi var der. Kurbağalar sineği yiyor yılanlar kurbağayı yiyor kargalar yılanı yiyor böyle bir denge var der. Ayeti bu şekilde anlar. Bir makine mühendisi bir sineğin kanatlarının ne kadar hızla çırpması gerektiğini ve bunun sonucunda oluşan hava akımının sineği ne kadar ağırlıkla kaldırdığını ve bu sayede uçuş olayının gerçekleştiğini ve bunun şuanki teknolojiyle çooook zor hatta mümkün olamayacağını düşünür ve bir sineğin yapımında binlerce mühendis, biyoloji uzmanı, fizik uzmanı, fizik profesözleri birlikte çalışması gerektiğini ve ne kadar çok bir bilgiye ihtiyaç olduğunu anlar. Bir biyoloji uzmanı bu sineğin hücrelerinde nasıl bir sistemin çalıştığını ve bu sineğin larvalarda hangi evrelerden geçtiğini ve yine şuanki teknolojiyle böyle bir sistem kurmanın mümkün olamayacağını bilir ve ayetin ne kadar derin bir noktaya işaret ettiğini anlar. Bir ateist ise otu böceği örnek göstermekten vazgeç der. Çünkü kafası hiçbir şeye basmıyordur ve kızlarla/oğlanlarla takılmaktan ve insanları yalan dolanla kandırmaktan başka birşey bilmiyordur.
Aslında anlatmak istediğim şey daha kapsamlı. Taa ezele, zamanın gidebildiği ilk yerin ötesine yani zamansızlığa gideceğiz. Yaratıcının zamanı yaratmadığı noktaya. Zaman ve mekana bağımlı olan insanoğlunun anlayamayacağı, anlayamadığı için çoğu kişinin kabul etmediği bununla birlikte çoğu kişinin de inançları sebebiyle kabul ediyorum dediği ama hakkında bir fikri olmadığı noktaya. Ama öncelikle şunu belirtmek istiyorum: Ben inançlı bir insanım ama din tüccarlığı yapan bazıları gibi basmakalıp kelimeler kullanmam. Herşeye mantıksal yaklaşırım, kendi mantığımı ortaya koyarım ve burada da öyle yapacağım.
Ya da diğer bir ifadeyle dilin kemiği yoktur. Ya da yine diğer bir ifadeyle ağzı olan konuşur. Diğer bir ifadeyle olmayacak ama en azından yakın bir anlama sahip olan bir ifadeyle insanlar işlerine geldiği gibi konuşur. Hatta şunu bile diyebiliriz, gözü bağlı bir insan filin bacağına dokunsa fili yüksek bir Devamı…
Evet aynen öyle. Blog yazmak hoşuma gitmeye başladı. İlk önceleri “Blog da neymiş? Boşa vakit kaybı. Teknik yada bilimsel bir şey değilse yazmak için uğraşmam.” şeklinde düşünürdüm ama aklımdan geçen düşünceleri hem günlüğüme hemde bloguma yazarsam birşey olmaz diye düşündüm ve şuan bu postu yazma sebebim böyle düşünmemdir. Hem gazetelerde yada haber sitelerinde beş para etmeyen köşe yazılarını ve kötü bir amaç için yazılmış yada sırf gündemde kalmak için yazılmış köşe yazılarını görünce kendimde birdenbire blog yazma isteği duydum. Çünkü ben en azından kimsenin uşağı olduğum için yada para amacıyla yazmıyorum. Sadece aklıma geliyor ve yazıyorum hepsi bu. Ayrıca olumlu geri dönüşler de almak hoşuma gitmeye başladı. Bunun için ilgili kişilere teşekkür ederim.
Burç kelime anlamı olarak TDK’da üç anlamı olan bir kelimedir:
Kale duvarlarından daha yüksek, yuvarlak, dört köşe veya çok köşeli kale çıkıntısı.
Zodyak üzerinde yer alan on iki takım yıldıza verilen ortak ad.
Ökse otu.
Biz tabiki ikinci anlamı üzerinden konuşacağız. Bir insanın doğum anında bulunduğu yerden güneşe doğru bir çizgi çizip onu sonsuza kadar uzatırsanız bir takım yıldızına denk gelir(miş). Her takım yıldızın bir ismi var. Koç, boğa, balık falan filan. Siz doğum anında hangisine denk geliyorsanız burcunuz odur ve her burcun kişilik özellikleri ve hayatında karşılaşabileceği bazı şeyler belirlenmiştir. Bunu nasıl belirlediklerini bilmiyorum ama çoğu kişi için çoğu özellikler uyum gösterir. Örneğin balık duygusaldır ve çekicidir, koç seks yapmayı çok sever, oğlak duygusuz ama mantıklıdır, terazi bağlanırsa felaket derecede bağlanır ama gerçekçidir falan filan. Bunlar çoğu kişi için uyum gösterir. Bir kişinin burcunu sorarsanız onun kişiliği hakkında bulunduğunuz tahminlerin yüzde ellisi tutar.