Kadercilik

Gündeme bomba gibi düşen Soma Faciası olayından sonra AQP yandaşçılığı yapan bazı tipler olayı kadercilik mantığıyla açıklamaya çalışarak kamuoyunu aldatma girişimindedirler. Ben de bu yazımda bu saçmalığa bir açıklama getireceğim. Takip edenlerin de farkettiği gibi normalde mütevazı ve üstü kapalı Devamı…

Latin Dansları

Bundan yaklaşık 7 ay önce öğrenci arkadaşlarla kalıyordum. Kafa adamlardı kulakları çınlasın. Bitanesi akustik sahne alıyordu diğeri de dansçıydı. Bize sürekli diyordu dansa gelin eğleniriz filan diye. İlk başlarda benim gözüm kesmiyodu çünkü rezil olma korkusu vardı. Yapabileceğimi hiç zannetmiyordum. Dans eden çiftlere hayran hayran bakar dururdum. O hareketleri nasıl yapıyorlar diye hep merak ederdim. Bayıla bayıla izliyordum çiftleri.

O sıralar çok bunalmıştım. Kaleiçi eski tadı vermez olmuştu. Rock barlarda bir bardak biraya 12 lira vermek evlat acısı gibi koymaya başlamıştı. Herşey standartlaşmıştı ve eski cazibesini kaybetmeye başlamıştı benim için. Kaleiçi sürekli elimin altındaydı ve güzellikler yerine çirkinliklerini görmeye başlamıştım. Sokaklarda sabaha kadar duran esrarcı gençler, yöresel kıyafet satan ingilizce bilen ama Türkçeyi hart hurt konuşan dükkan sahipleri ve çalışanları derken artık Kaleiçi bana sıkıcı gelmeye başlamıştı. Başka birşeyler olmalıydı Antalya’da.

(daha&helliip;)

Paul Cleave – Temizlikçi

Polisiye romanlarının iki zor tarafı vardır. Birisi mantıklı bir senaryo diğeri de bu senaryoyu anlatabilmek. Bazen bir fırtınanın kopuş anını, bazen esen rüzgarın bir yaprağı havaya nasıl kaldırıp savurduğunu ve evin penceresinden girip yatağında tüm sexiliği ve güzelliğiyle mışıl mışıl uyuyan genç ve tatlı bir kızın burnuna konması, bazen bir fincan kahvenin masanın üzerinde unutulması ve dudak izinin polis tarafından bulunması ve bu bulgunun tüm soruşturmayı nasıl değiştirdiğini hatta bazen de birbirine hapishaneyi boylatmak isteyen iki seri katilin yaptıkları planların iki bıçağın keskin kısımlarının çakışması gibi berabere kalıp kendilerini sağlama aldıktan sonra tüm sebep-sonuçları bir kenara bırakıp birbirine aşık olduklarını doğru kelimelerle betimleyebilmeli. Eğer bunları başarabilirse o roman bir yada iki seansta okunabilir hatta birkaç defa okunabilir. Yazarımız belki birkaç defa okunabilme olayını başaramamış ama en azından üç yada dört seansta okunabilen bir roman ortaya çıkarmış.

(daha&helliip;)

Terbiyesiz Ateistler

“Allah bir sineği bile örnek göstermekten çekinmez.” diye bir ayet var. Bir çoban, esnaf, emlakçı, tüccar bunu okuyunca derki Allah hiçbirşeyi boşa yaratmadı sineği bile boşa yaratmadı. Her ne kadar insanı rahatsız etse de yine de bir sebebi var der. Kurbağalar sineği yiyor yılanlar kurbağayı yiyor kargalar yılanı yiyor böyle bir denge var der. Ayeti bu şekilde anlar. Bir makine mühendisi bir sineğin kanatlarının ne kadar hızla çırpması gerektiğini ve bunun sonucunda oluşan hava akımının sineği ne kadar ağırlıkla kaldırdığını ve bu sayede uçuş olayının gerçekleştiğini ve bunun şuanki teknolojiyle çooook zor hatta mümkün olamayacağını düşünür ve bir sineğin yapımında binlerce mühendis, biyoloji uzmanı, fizik uzmanı, fizik profesözleri birlikte çalışması gerektiğini ve ne kadar çok bir bilgiye ihtiyaç olduğunu anlar. Bir biyoloji uzmanı bu sineğin hücrelerinde nasıl bir sistemin çalıştığını ve bu sineğin larvalarda hangi evrelerden geçtiğini ve yine şuanki teknolojiyle böyle bir sistem kurmanın mümkün olamayacağını bilir ve ayetin ne kadar derin bir noktaya işaret ettiğini anlar. Bir ateist ise otu böceği örnek göstermekten vazgeç der. Çünkü kafası hiçbir şeye basmıyordur ve kızlarla/oğlanlarla takılmaktan ve insanları yalan dolanla kandırmaktan başka birşey bilmiyordur.

(daha&helliip;)

Adalet Yalanı

adalet

Aslında anlatmak istediğim şey daha kapsamlı. Taa ezele, zamanın gidebildiği ilk yerin ötesine yani zamansızlığa gideceğiz. Yaratıcının zamanı yaratmadığı noktaya. Zaman ve mekana bağımlı olan insanoğlunun anlayamayacağı, anlayamadığı için çoğu kişinin kabul etmediği bununla birlikte çoğu kişinin de inançları sebebiyle kabul ediyorum dediği ama hakkında bir fikri olmadığı noktaya. Ama öncelikle şunu belirtmek istiyorum: Ben inançlı bir insanım ama din tüccarlığı yapan bazıları gibi basmakalıp kelimeler kullanmam. Herşeye mantıksal yaklaşırım, kendi mantığımı ortaya koyarım ve burada da öyle yapacağım.

(daha&helliip;)

Almanya-Wiesbaden gözlemlerim 2

PART 1

Binalar sanki kiliseler gibi. Buram buram tarih kokan bir şehir. Sokakta çok az insan var ve hepsi çok sakin. Yani sokakta herhangi bir gürültü duyamazsınız. Bununla birlikte çok cana yakınlar. Birisine adres sorarsanız sanki askerlik arkadaşını görmüş de ona birşey anlatıyor gibi tarif ederler. Bu arada bayanların çok bakımlı ve hoş olduklarını söylemeden geçemeyeceğim 🙂

(daha&helliip;)